Saat Yedi Vagonu

İçimdeki hüzün tanımsız, sanki tüm uzuvlarım acıyla dolmuş gibi. Acı yavaşça beynimi ele geçirmekte. 

Ruhumdaki çiçeğin çürüdüğünü hissediyorum. Ruhumdaki gözyaşlarım bir okyanus vadisi oluşturmuştu ve bu sayede küçük çiçeğim kaybolmuş çürümüştü

Bugün, bugün sevgilim nedense ilk defa mutlu olduğumu hissettim. Bilmiyorum mutluluğumun nedenini, işte tam da bu yüzden sevgilim, tamda  bu yüzden içimdeki sonsuz hüzün canlamıştı. 

Mutlu olmak bize göre işler değildi. Bu kavram bize yabancıydı. Sen ki sevgilim, mutlu olmayı beceremeyen aptal kaybolmuş bir çocuktun. Tıpkı annesini kaybeden bir çocuk gibi sende kalbini kaybetmiştin. Nereye gittiğini ve kimin aldığını bilmiyordun. Tek bildiğin aptal mutluluk duysuydu. Ve sen bu duyguyu yabancılamıştın. Onu kenara atmış, kırmıştın. Belki de bu yüzden mutlu olamıyorduk ha? Belki de nedeni buydu. Biz elimizdekileri anlamlandıramayan iki gençtik. Oysa bizim ruhumuz çoktan ölmüştü. 

Biz ki sevgilim, dün gece kalkan yedi vagonunun altında kalarak ölenlerdik. 

Ölmek istemediğimiz halde... 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

aykırı düzen

O ÖLDÜ MELENYA, İNTİHAR ETTİ

K I R I K K A L P