Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ölüm onlar için en güzel son olurdu

Resim
Çirkin olduğu kadar güzeldi kalbi. Ruhu gibiydi gülümsemesi. Kırılmış, parçalanmış ve yorulmuş. Küçük kızın ruhu darbelerle doluydu.  O büyümek zorunda kalmıştı. Onu büyütmek zorunda kalan şeyse belleğindeki anılardı. Anıları öyle acı ve vavelya doluydu ki; her düşündüğünde küçük kızın kirpikleri ıslanıyor, kalbine bir kez daha bıçak saplanıyordu.  Bu yazıdaki küçük kız bendim.  Peki ya o neden benim hikayemde değildi? Kaçmış olabilir miydi?  Küçük oğlan küçük kızın hikayesinde rol oynamak istemiyordu. Çünkü biliyordu ki eğer küçük oğlan, küçük kızın hikayesinde oynarsa ikisi de tükenecekti.  Küçük kız onu başrolde alacak oğlan onu üzecekti.  Ve böylece ikiside birbirini öldürecekti.  Ve ölüm onlar için en güzel son olurdu. 

Saat Yedi Vagonu

Resim
İçimdeki hüzün tanımsız, sanki tüm uzuvlarım acıyla dolmuş gibi. Acı yavaşça beynimi ele geçirmekte.  Ruhumdaki çiçeğin çürüdüğünü hissediyorum. Ruhumdaki gözyaşlarım bir okyanus vadisi oluşturmuştu ve bu sayede küçük çiçeğim kaybolmuş çürümüştü Bugün, bugün sevgilim nedense ilk defa mutlu olduğumu hissettim. Bilmiyorum mutluluğumun nedenini, işte tam da bu yüzden sevgilim, tamda  bu yüzden içimdeki sonsuz hüzün canlamıştı.  Mutlu olmak bize göre işler değildi. Bu kavram bize yabancıydı. Sen ki sevgilim, mutlu olmayı beceremeyen aptal kaybolmuş bir çocuktun. Tıpkı annesini kaybeden bir çocuk gibi sende kalbini kaybetmiştin. Nereye gittiğini ve kimin aldığını bilmiyordun. Tek bildiğin aptal mutluluk duysuydu. Ve sen bu duyguyu yabancılamıştın. Onu kenara atmış, kırmıştın. Belki de bu yüzden mutlu olamıyorduk ha? Belki de nedeni buydu. Biz elimizdekileri anlamlandıramayan iki gençtik. Oysa bizim ruhumuz çoktan ölmüştü.  Biz ki sevgilim, dün gece kalkan yedi vagonunun altında ka

Aciz Balıkçı Derin Dalgalarda Boğulurken Denizkızına Kavuşuyor

Resim
Kelimelerle boğuştuğum bir gün daha. Nasıl başlayacağınızı bilmediğiniz bir yazı yazdınız mı hiç? Defalarca silip, yeni kelimeler yazdınız mı? Evet ben yazdım. Kelimeler beynimde asılı kaldı. Yazamaz oldum, beyin fonksiyonlarım dondu.  Sanırım havadan olmalı. Karanlık hava yüzünden olmalı, aciz kişiliğimin içindeki sesler susmaz oluyor. Hastalığımdan mı bilmemem ama sürekli boş boş bakıyorum. Boş ve donuk bakan gözlerim bir anda kendini anının içinde buluyor. Veyahut bir hayalde. Düşüncelerim beynimi hatta iliklerimi ele geçirdiğinde bile ele geçirdiğinde yavaşça gözlerim kapanıyor. İşte o zaman; kasvetli, zemheri havada, karanlıkla buluşuyor zihnim.  Bir sonsuz olmayan sonsuzlukta, kendimi keşfedilmemiş küçük bir yıldız olarak buluyorum. Öylesine küçüğüm ki beni dünyadan bakan aciz bir balıkçı göremiyor. Soğuk dondurucu havada o aciz balıkçı uzaya çıkmayı hayal ediyor. Çürük et kokulu uzayda kendini galaksilerin içinde hayal ediyor. Belki de solucan deliğini bulmak istiyo